TMSF/ İstanbulspor/ Uzan

  • İDDİA:  12 Mart 2004 / İstanbulspor’un Beşiktaş’ı 2-1 yendiği maçtan sonra Cem Uzan’ın sahibi olduğu İstanbulspor’un kasasına kayıt dışı 600.000 TL girdi.

 

GERÇEK:

2004 yılı, hem Beşiktaş, hem de İstanbulspor için hatırlanmak istenmeyen bir yıldır diyebiliriz. Beşiktaş, neredeyse efsane olmak yolunda ilerleyen Serdar Bilgili Başkanlığında çalkalanmaya başlamıştı. Açıkça bir derin darbeye kurban edilen Serdar Bilgili bu maçtan 2 ay sonra Mayıs 2004’te Kongreye gitmiş, “bir daha bu kulübün kapısından girmem” diyerek çekilmiş ve yerine başka türlü bir efsane olan Yıldırım Demirören gelmiştir. Yani 2003 – 2004 sezonunun ikinci yarısı Beşiktaş için kabus gibi geçmiştir.

 

İstanbulspor ise, Uzan Holding bünyesinde A.Ş. olmuş, bir aile şirketine dönmüştür. AKP iktidarının ilk yok ettiği kurumlardan olan Uzan Holding yıllarca çeşitli iddialar, davalarla gündeme gelmiştir. Bünyesinde İstanbulspor dışında İmarbank, Telsim gibi çok sayıda şirket barındıran bu ekonomik imparatorluk kısa bir zaman içinde çökmüştür.

 

TMSF’nin birer birer el koyduğu Uzan şirketleri ile ilgili ortaya çıkan soruşturma  mahkeme tutanakları dudak uçuklatacak cinstendi. Adeta bir saadet zinciri kuran Uzanlar, kendi holdingleri içinde maliyeye karşı bir  “paralel yapı” kurmuşlardı.

 

O dönemin İmarbank mağdurlarını hatırlayanlar bilir. İmarbank’ın içinde sadece belli başlı üst düzey yöneticilerin bildiği bir ikinci hesap cetveli tutulmaktaydı. Banka mevduatları, biriken paralar, krediler vs, çift hesaba işlenmekteydi. 1. Hesap göstermelik, devlete ve resmi kurumlara sunulan içi boş, sadece kabul edilebilir rakamlardan oluşmaktaydı. Ailenin ve sadece üst düzey bazı yöneticilerin bildiği diğer hesap ise devletten gizli tutulmakta, Uzanlar tarafından boşaltılmaktaydı. “Banka Hortumlama” kavramını Türkiye İmarbank ve S. Demirel’in yeğeninin sahibi olduğu Egebank gibi bankaların bu icraatlarından öğrenmekteydi.

 

Uzanlara yapılan aralıksız operasyonlarla ortaya kayıt dışı bir başka holding muhasebesi çıkmaktaydı. Uzanların Telsim, İstanbulspor gibi tüm şirketlerinde vergi kaçırmak, devleti dolandırmak için her türlü teknik oyunu yaptığı, hesap edilemeyecek kadar çok parayı kayıt dışı olarak şirket bünyelerine dahil ettiği veya çıkarttığı tespit edilmiştir.

 

Başta Cem Uzan olmak üzere neredeyse tüm ailenin yurtdışına kaçtığı, şirketlere TMSF’nin el koyduğu, bünyesinde yıldızları toplamış, başında Aykut Kocaman gibi bir efsanenin oyuncu-teknik direktör olarak bulunduğu İstanbulspor’da ortaya çıkan 600.000 TL gibi kayıt dışı bir parayı Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye bağlamak müthiş bir kötü niyet zekasının ürünü olabilir ancak. “Nerem doğru ki” diyen devenin eğriliğinden Fenerbahçe’yi ve Aziz Yıldırım’ı sorumlu tutmak için ancak fırsatçı ve faşist zihniyetli olmak gerekir.

 

Üstelik o dönem Fenerbahçe İstanbulspor’dan Selçuk Şahin, Mehmet Yozgatlı ve Petkov’u transfer etmiştir. Halka açık bir şirket olan ve tüm para trafiği didik didik edilen Fenerbahçe’yi yukarıda anlattığımız Uzanların kayıt dışı ekonomik oyunlarına alet edene ancak “sen neyin peşindesin?” diye sorulur.

 

Gerek TMSF müfettişlerinin, gerekse savcıların soruşturmalarında herhangi bir kusuru bulunmayan Fenerbahçe’yi 10 yıl sonra bununla suçlayanlara tavsiyem, daha yakın bir tarihte, 2006’da GS kasasından çıkıp Denizli’ye giden ve belgesi kaybolan(!), gazete kupürleriyle “Ekmek kitap çarpsın ki biz onu Song’a vermiştik”  delili (!) sunulan 1 milyon doları araştırsınlar.

 

Araştırma sırasında karşınıza Song’un “Ben öyle bir para almadım; madem mahkemede bana verdiğinizi söylediniz ve kabul edildi, o halde verin o paramı” dediğini göreceksiniz. “Gemlik’e doğru denizi göreceksin, sakın şaşırma…”

@_deniz_bt

Yorum bırakın