KANUNİ ŞİKE

hakim

 

Şike konusundaki gerçeklerin bir plan doğrultusunda “medya sihiri”yle gizlendiğini bunun uluslararası bir lobinin işi olduğunu çokça yazdım

Uluslararası lobinin finansal, organizasyonel, siyasi, sosyolojik hedefleri ile yerel menfaatdar ve tedarikçilerinin rolleri karıştırılıyor

Roller “Organizasyona hizmet, katkı ve sağlanacak” kazançla orantılı. Roller, kazançlar karışınca herkes ilk yakaladığını sorumlu tutuyor.

O nedenle organizasyonu bir kafa (organize eden beyin), iki bacak (yürütücü), 6 kolu (uygulayıcı) olduğu öngörüsüyle ahtapota benzettim

Nadiren bir bacağı, çoğunlukla kolları yakalanır gibi oluyor. Kollara odaklanınca da organizasyon dikkatlerden kaçmayı başarıyor.

“Organizasyon”un bütünüyle kavranması açısından yaratılan “şike” algısının net anlaşılması çok önemli. Mücadele için de “kritik bir eşik”

“Organizasyon”un en az 5 kez “Tamam şimdi dirençleri kırılacak, pes edecekler, mücadeleden vazgeçecekler”umuduyla bekledi.

Fenerbahçe taraftarı, (sadece benim arşivime göre, fazlası vardır) o kritik eşikleri parçalayıp attı. “Organizasyon”u geri adım attırdı

Organizatör ve işbirlikçilerinin yine “Artık bu iş bitti. Bu kez teslim bayrağı bu kez çekilecek” umuduyla gece kutlama yaptığı günlerden geçiyoruz

Gece “zafer sarhoşu” uyuyan, öğlen “Televizyonu açtığımda bir altyazı görmek istiyorum” diye uyananların hayal kırıklığı sürüyor

Normal şartlarda pes etmesi beklenen Fenerbahçe Başkanı “Aziz Yıldırım teslim olur. Fenerbahçe teslim olmaz”diyor. Şişeler duvarda patlıyor

Fenerbahçe taraftarı, en zor anda dahi “Fenerbahçe yıkılmaz”, “Son sözü Fenerbahçe söyleyecek”, “Mücadeleye devam” diyor. Duvarda patlama

Fenerbahçe taraftarı net: “Eninde sonunda iftiranın ortaya çıkacağı” inancıyla “10 yılda sürse kabullenmeyeceğiz, mücadele edeceğiz” diyor

Her bir taraftarımız mücadeleye katkıda bulunmak istiyor. Herkes fikir yürütüyor. Öneriler geliştiriyor. Çözüm arıyor. İftirayı reddediyor

Farklı öneri ve beklentiler var

1-Savunma yeter, sokağa çıkalım

2-Adil yargılama için baskı yapalım

3-Siyasete protesto ile gücümüz gösterelim

Daha pek çok alternatif var. İstatistiki ağırlık bu yönde (kabaca). Şahsi görüşüm şu: Birini tercih etmek zorunda değiliz.

Eğer stratejik yaklaşılır, iyi organize edilir, herkes bulunduğu noktada maksimum katkı sağlarsa tüm beklentiler aynı anda karşılanabilir.

Ben sokağa çıkanlarla sokakta şiddete başvurmadan tüm demokratik protesto haklarımı kullanmak isterim. Her türlü organizasyona katılırım

Siyasete baskı konusunda bir analizim var. Sonuç odaklı bir stratejik yaklaşım. Arzu edenlerle önerilerimi mail yoluyla paylaşıyorum.

Adil yargılama konusu hayati önemde. İletişim araç/kanallarını kullanarak haklılığımızı anlatmak isteyenlere de her türlü katkıya hazırım

Benim anlayamadığım, davranışlarını şık bulmadığım kişiler; birisi bir öneri getirdiğinde tuhaf şekilde hücum edenler…

Bir öneriyi beğenmemek, desteklememek en doğal hak. Ama aşağılamak, suçlamak nedir? Kim, neden kendisinde böyle bir hak görüyor?

İletişim kanalları kullanmak suretiyle, özellikle operasyonun merkezi konumundaki medyadaki bazı isimlere gerçekleri anlatmak lazım.

Bu cümleyi öncesi ve sonrasıyla okumadan “ilk aklına gelenleri yazmaya” kalkışacaklardan rica ediyorum. Lütfen paylaşımlarımı okumayın.

Neden “gerçekleri” ısrarla anlatmamız lazım. Hala 16. ACM’nin elektronik imzayla şimdilik “onanan” kararı “şike onandı” diye yorumlayanlar var

“Şike yargı tarafından onandı” diye yazan, çizen, yorumlayanların hepsi “organizasyona tabi” değil. Ve kanaat getirdim ki: BİLMİYORLAR

Medyayı, Fenerbahçeli olmayan sporseverleri (ki onların tavrı belirleyici olacak) bazı renkdaşlarımız dahi tam olarak durumu kavramış değil

Renkdaşlarımız hala “Kiminle şike yaptık” “Kime para verdik” diye soruyor. Lütfen paylaşacağım metinleri okuyun. Bu sorular anlamsız

Kitlelerin zihninde bir “şike” kavramı. Bu malum. Medya yoluyla zihninde yaratılan bir “şike” algısı da var. Malum. Peki gerçekte olan ne?

Bu konuda epeyce yazdım. Anlaşılmadı. Bir de resimlerle anlatmayı deneyeyim. Bu resimleri rt etmeyin. Okuyun. Doğru buluyorsanız paylaşın

Mümkün olan her fırsatta, olabildiği çok sporsevere “şike” diye yutturulmaya çalışılan kavramın “kanuni” boyunu resimlerle anlatın.

Mahkeme kararından alıntılarla “şike tesbit edildi derken aslında ne kastedildiğini” anlatmak mümkün. Her birimiz bir kişi ikna etsek

Bu gelecekteki mücadele açısından da önemli… Haberleri okumuşsunuzdur. UEFA Yargıtay kararının tercümesini istedi vs vs…

Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin kararından da alıntılar yaptım. Eğer bu yazılan metin olduğu gibi tercüme edilirse büyük skandal olacaktır.

5. Ceza Dairesi’nin kararında öyle ifadeler var ki, inanılacak gibi değil. Biz yorumlara kızıyorduk. Metinde gerçekler tahrif edilmiş

Metni okudukça şu inanç hasıl oldu. Ya karara imza atan yüksek yargıçlar dava dosyasından ve kanıtları “aceleden”yeterince tartışamadı.

Ya da 5. Ceza Dairesi üyeleri bu kararı istemeden, zorla imzaladı. Olmayan şeyleri olmuş gibi yazmaya başka izah getiremiyorum.

Ben yüksek yargıçların, bir Türk takımı olan Fenerbahçe’yi UEFA önünde adeta savunmasız bırakacak bu cümlelerin altını bilerek imzalamaz

Yargıtay kararını tercüme ettirip UEFA’ya gönderildiğinde Fenerbahçe yönetiminin önünde kulübün haklarını savunmak için tek seçenek kalıyor

Yönetim “gerçeklerin kasten, planlı olarak tahrif edildiğini” savunmak, kanıtlamak zorunda. Bu Türk hukuku için utanç vesilesi olacaktır

Sabrı ve zamanı olanlar okusun paylaşsın

16. ACM aslında ne kararı verdi? Gerçekten “şike” mi onandı? Gerçekleri kimler, neden, nasıl gizledi?

Bu cümleyi okuyup “Hah iste Fenerbahçe yönetiminin hatası” diye atlamaya hevesli kardeşlerime de bir ricam var.

Fenerbahçe yönetiminin hangi koşullarda, nasıl mücadele verdiğini birinci ağızdan bilmiyoruz. Daha iyisini yapabilirlerdi demek için bunu bilmek lazım.

Ben eleştiri hakkımı, gerçekleri öğreninceye kadar saklı tutuyorum. Daha iyisini yapabilirler miydi? Evet. Ellerinden geleni yapmışlardır

Suçlamadan, önce içinde bulundukları özel koşulları bilmek lazım. Süreç devam ettiği için açıklamaları hem mantıksız, hem imkansız.

Benim mücadeleye katkı anlayışım böyle…

Dünyada şike denince taraf, hatır, bahis, hakem şikesi bilinir. Türk hukuku (polis, savcı, hakim) transfer şikesi diye bir tür keşfetti.

Yargıtayımız daha gelişmiş bir tür buldu ve literatüre yeni bir şike tanım kazandırdı: KANUNİ ŞİKE…

Bakalım, başımızı derde sokmadan, yüksek yargıçların KENDİ İFADESİYLE “KANUNDA TANIMLANAN” YASAK FİİL OLAN ŞİKE NEYMİŞ? NASIL YAPILIRMIŞ?

Tarih kitapları 3 Temmuz 2011’den sonraki 30 ay için “kitlesel illüzyon” veya “akıllara durgun veren sihirbazlık gösterisi” diye yazacaktır

“Gerçekte olan” ile “yazılan”, “söylenen” ve “kitleler tarafından doğru/gerçekmiş gibi algılanan” arasında bu denli fahiş fark/hata nadirdir

Türkiye 900 küsür gündür “şike” diye bir “kavram” ile yatıp kalkıyor. 900 küsür gün “şike” konuşulan ülkede “gerçekler” başarıyla gizlendi

Şike ne?

Şike yapmak ne demek?

Şike yapıldığı tesbit edildi ne demek?

Şike yapıldığı tesbit edildi dendiğinde aslında kastedilen ne?

EN ÖNEMLİSİ ŞU: RESMİ MAKAMLAR, MEDYA “ŞİKE” VİRÜSÜ SAÇTIKÇA BİREYLERİN ZİHNİNDE NASIL BİR TAHRİFAT OLUŞUYOR…

Yorum bırakın