Gizli Algı Yaratma- Kışkırtma Faaliyeti

Son zamanlarda sıkça karşılaştığım bir suçlama var. Medyada yeterince etkin olamadık. Yönetim görevini yapmadı. Katıldığım taraflar var.

İhmal ve kusur iddialarında haklılık payı var ama bir de realite var. Realiteyi bilmeden anlamadan bazı yorumlar suçlamalar haksız oluyor.

Uzun zamandır medyanın Fenerbahçe’ye karşı sürdürülen kuşatmadaki etkin rolünü anlatıyorum. Ve sürekli aynı soru geliyor:

Kim bunlar? Geçen hafta “Organizasyon” Medya Şablonu’nun bir uygulaması olarak hayata geçirilen bir vaka yaşandı.

Vakayı detaylarıyla yazacağım. Sürekli “kim bunlar” diyenlere de bir önerim var. Madem çok öğrenmek istiyorsunuz listeye bakın. İsimleri alt alta yazın.

Resmi görün.Listede gerek “aktör”, gerek “müsebbip” gerekse “uygulayıcı” olarak kimi görüyorsanız onlar organizasyona dahildir. Aksini onlar kanıtlasın…

Bir haftadır yalanlama veya düzeltme bekliyorum. Ancak geçtiğimiz akşam ki “kışkırtıcı yorumlardan” anlaşıldı ki herkes bilinçli davranmış.

Çok önemsiz ve detaymış gibi görülen olayın aslında ne manaya geldiğini yazının sonunda anlatacağım. Ve bazı sorular soracağım.

Medyada yeterince etkin olamayan yönetimi eleştirirken; suyun başının kimler tarafından neden tutulduğunu anlamadan, anlatmadan olmaz. Medyada her zaman yanlış haber çıkar.

Kimisinin metninde hata vardır. Kimisinin resmi veya resim altı. Kimisinde bilgi hatası. Bunlar olağan..Medya patronlarının günlük çıkarları veya özel yönlendirmeleriyle rakiplerini hedef alan yayınlar için talimat verdiğini sayısız kez gördük.

Ancak bu öyle bir şey ki… Hiçbir açıklama kafi değil. Kişisel olsa yine umursamayacaktım. Ama bu milyonları birbirine düşman etme girişimi,

Yapılan yayının içeriği bir yana sonrasında kullanılış şekli tam bir facia. Ve Fenerbahçe camiası buna sessiz kalacaksa sonsuza kadar sussun,

Bu göstere göstere yapılan kışkırtmayı ve yönlendirmeyi doğru analiz etmeden “zaten biliyorduk” diye yazacakların kalbini kırarım. Okumayın..

Elinden bir şey gelen, sorumlulara demokratik yollarla tepkisini koyacak olanlara şimdiden müteşekkirim. Bunu yutmadığımızı gösterelim..

Aile içinde eleştirelim, transferden çim sulamaya her şeye kızalım. Ama bu “GİZLİ” ALGI YARATMA KIŞKIRTMA FAALİYETİNE DE SUSKUN KALMAYALIM..

ahmet çakar

Hürriyet Gazetesi’nin internet sitesinde bir manşet haber. En tepeye koyduklarından. Bomba Sözler: Başbakan Erdoğan Aysal’ı aradı ve…Herkes gibi ben de merakla tıkladım.

“Başbakan Aysal’ı aradı ve Fatih Terim’in Milli Takım’a geçişi için izin vermesini istedi” yeni değil. Medya “Başbakan Ünal Aysal’ı aradı” haberi yaptı.

Bunda bomba olacak ne var? Ben acaba Hürriyet manşet yaptığına göre içerik var sandım. Manşetten günler önce Göksel Gümüşdağ’ın Florya’da Fatih Terim’i ziyareti http://sporx.com tarafından yayınlanmış ve mesajı alınmıştı

Uzun zamandır süren ve “SİYASİ TEHDİT” amaçlı uygulanan bir eylem. Hatta artık tekerleme oldu. Yorumcular ezberden söylüyor.

İsim zikretmeye paçaları sıkmadığı için sürekli kaş göz oynatarak imalarla işi götürmeye çalışıyorlar.

* TFF’yi bir gecede kim görevden aldı?
* Demirören’i kim göreve getirdi?
* Demirören’in göreve gelmesinin sebebi o kararı almak.
* Onlardan şikeyi halının altına süpürmesini kim istedi?

Kim sorusunun yanıtına gelince kaşlar gözler ayrı oynuyor. Ama Fenerbahçe’yi kurtaran irade diye üstüne basa basa söyleniyor. Plan işliyor.

Fenerbahçe Yargıtay’dan aklanırsa “İrade kurtardı” olacak. Bu aslında tehdit. Kurtulursa “25 milyon taraftarımız sizden bilir” demek.

Yani Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde yeni bir durum yok. Haberin içeriğine bakıyorsunuz. Konuşan Ahmet Çakar. Bu da olağan,
sow

Her pazartesi (şimdi araya kaynamasın) proje dahilinde bir bomba haber patlatılması gerekiyor. Bu hafta SOW’un sırtından geçindiler.

Bir hafta Erman Toroğlu, öteki hafta Ahmet Çakar. Sıraya koymuşlar sanki. Biri bomba patlatıyor. Diğeri şok suçlamada bulunuyor. Listeledim.

Arada da yüzleri eskimesin, millet uyanmasın mantığıyla Ümit Özat “sert konuşuyor” Kaya Çilingiroğlu “ağır iddiada” bulunuyor.

Medyanın “amiral gemisi” ve bu gidişle “ateş gemisi” olacak TFF Başkanına ait iki mecranın maşallahı var. Onlar manşet atıyor.

İhtiyaca göre 200 ile 50 arası siteden “virüs gibi” kodlanmış anahtar cümlelere sporseverlerin ekranından zihnine sirayet ediyor.

2012 Temmuz ayından beri “MEDYANIN HİZMET DÖKÜMÜNÜ” listelediğim için Ahmet Çakar’ın bomba açıklamasına da şöyle bir baktım.

Ahmet Çakar’dan bomba iddialar

Yayını izlemedim ama kaydediyorum. Böyle müstesna yayınlardan mahrum kalmamak için mutlaka deşifre edilmiş içeriğini de okuyorum.

Habere konu olan yayında Ahmet Çakar bu tür bir şey söylemiyor. Yanlış anlama vardır. Düzeltilir diye düşünürken haber yağmuru başlıyor.

Haber onlarca siteden binlerce link vasıtasıyla ekranlardan zihinlere akıyor. Bir çok sitede Haberin mahreci İHA. Haber ajansı yani.

Ahmet Çakar’ın bomba iddiaları bir anda yağıyor… Önemli olanları buraya listeledim
Liste

Haberde bir hata olur. Ama tepeden tırnağa hata olur mu? Şimdi “Ahmet Çakar’ın yanlış bilgi vermesi” yeni değil ki diyenler çıkar.

Ahmet Çakar’ın patlamış yanlış sözleri destan olur. Elbette biliyorum. Ancak burada farklı bir durum var. Sabreden öğrenecek..

Haberler hala internette duruyor. BİZZAT ARAMIŞ Yani ya yanlış haber yaptıklarını bilmiyorlar. Ya da izlenip fark edildiğini fark etmediler.

Bu tuhaf haberin hem Fenerbahçe hem GS taraftarını kışkırtma amaçlı olduğunu yazmama gerek yok. GS taraftarı da istediği kadar kızsın.

Benim dikkatinize sunmaya çalıştığım husus bu haberin kullanılış şekli. Kitleleri etkileme yöntemi olarak sık kullanıyorlar. Bu suçüstü oldu.

Programda Fatih Terim’in Milli Takıma imza atması konusu tartışılıyor. Yorumcular bölünmüş. İkisi Terim’i, ikisi Aysal’ı savunuyor.

Sinan Engin ve Ertem Şener Terim’in çıkarları, ROK ve A Çakar Aysal’ın savları için canla başla mücadelede.

Bu sırada Ertem Şener, “CANLI Bağlantı olacak. Bursa Kalecisi Frey ile” diyor. Ve Ahmet Çakar ani bir hamle yapıyor…

Ahmet Çakar: Bir de bir şey daha söyleyeyim. Bana 10 saniye ver.

Sinan Engin: GS hep iyi olmak zorunda. GS her maç kaybettiğinde takıldığında Fatih Terim Milli takım Hocası olmasa diyecekler.

Ahmet Çakar bırakın “Bizzat aradı” demeyi hikaye anlatmayı, aydınlatmayı tam aksine “Başbakan aradı diyenler yalan söylüyor” diyor. Çakar: Türkiye’deki ben yalanların ben altını çizeyim. Türkiye’de bazı şeyleri yaptırmak amacıyla Sayın Başbakan’ın adı kullanılmaktadır .

Ahmet Çakar bırakın “Başbakan aradı” demeyi tam aksini söylüyor. Peki neden bu cümle manşete çıktı? Ve GS taraftarının ateşi yükseltildi….
BİZİ İLGİLENDİRMEZ AMA YORUMLAR ŞÖYLE.

Birkaç internet sitesi yazsa yine “yanlışlık” diyeceğiz. 50’ye yakın internet sitesi organize değillerse nasıl bu tuzağa düştü. Ve ilk değil…Sinan Engin bu durumu defalarca programda tekrarlıyor “GS eğer şampiyon olmazsa sorumlusu” … Ne yapın edin GS’ı şampiyon yapın mı? Eğer GS bu yıl şampiyonluk hedefini kaybederse 2014 Mart Nisan aylarındaki ödemelerini yapamaz iflas eder. Taraftar kimi suçlar? Akla şu geliyor. Neden olayın taraflarından hiçbiri bu asılsız cümleyi yalanlamadı. İsteseler 24 saat geçmeden linkler kaldırılırdı…

* Çakar ben demedim demiyor
* Aysal aranmadım demiyor
* Başbakan aramadım demiyor.
* Terim hiç karışmıyor
* Taraftar tam CAS kararı öncesi sinir küpü

Bu ne ilk ne de son eylem. Gelelim neden buraya aktardığıma… Çünkü çok daha fena bir ihtimal var. Esasen konumuz bu.BUNA CEVAP VERECEKLER.. Ahmet Çakar’ın programda ne konuşacağı önceden biliniyor. Allah bilir belki biri yazıp eline veriyor.. Haber ajansı veya o yazıyı mail alan diğer ilgililer nasılsa yazılı her şeyi söyledi zannıyla metni yayına veriyor. O kadar pervasızlar. Nasılsa Fenerbahçe kanadının takip edip bu sinsi eylemleri kamuoyu gündemine taşıyacak hali yok. CAS var, Saha sorunları var. Peki bu programdan bula bula söylenmemiş cümleyi mi buldunuz? Ne cevherler yumurtlandı. Manşet ise bunlar manşet. NE MANŞETLİK AÇIKLAMALAR VAR. NEDEN SÖYLENMEYEN SÖZ MANŞETTE

ROK: AYSAL TERİM’E ÇALIŞTIRICI OLARAK MÜSAADE ETMEDİ DİYORUM MAÇIN BAŞINDA DURUR. TAKIMI YÖNETİR. TAKTİKSEL. O KADAR.ROK: Ünal Aysal Fatih Terim’in Milli Takımı çalıştırmasına müsaade etmedi. Esas bilgiyi şu an veriyorum MAÇIN BAŞINDA DURMASINA MÜSAADE ETTİ. ROK: Esas bilgiyi ben sana burda… Fatih Terim-Ünal Aysal satrancını veriyorum. Öbürleri popülizm. Şuydu. Buydu. ROK: Bu bir satranç oyunu gibi olmuştur. Fatih Terim şunu söylüyor. Additional 3 yıllık sözeşmeyi yapın. 4 maç geyiğine gideyim, ROK:Fatih Terim her zaman imparator psikolojisinde. Ne demek? Ben ned ersem olur. 3 yıl artı mukavele. Yapacaksın. Ünal Aysal da yapmıyor. ROK: Fatih Terim Ünal Aysal satrancı dediğim bu. Onun üzerine de Fatih Terim ne diyorum Nisan’dan beri Milli Takım’i istiyor.Ve bu şekilde sinyaller geliyordu gidiyordu. Fatih Terim istemiştir. Fatih Terim’le görüşülmüştür

fato
Kalbim temiz demek. Tartışmalar sonrası demek ki Ünal Aysal geri adım attı Sözleşme uzatılmış

@fireofoctopus

EKLENİVEREN BİR MADDE NELERE YOL AÇTI?

bir @fireofoctopus derlemesidir,

CAS kararı açıklandı. Mesaj yağmuru başladı “Dava bitti. Şike tescil edildi. Artık direnmeyin. Direnirseniz daha büyük zarar göreceksiniz”

Öyle ki; CAS kararının 16. ACM’nin kararının onaylandığı anlamına geldiğini söyleyen dahi çıktı. Kendi ifadeleriyle tam kara propaganda

Herkesin morali bozuk. Yaşanan gelişmelerin umutsuzluğa yol açması da normal. Ancak “hayatın olağan akışına uymayan” gelişmeler de var

Sanki 3 Temmuz planlanmış; stratejik adımlarla ilerlemiş, siyasi destekli medya şiddetiyle şekillenmiş operasyon değilmiş gibi davranılıyor

3 Temmuz 2011’den sonraki 2 yıl boyunca faaliyet gösteren planlayıcıları, uygulayıcıları, menfaatdarları kenara bırakıldı yönetim suçlanıyor

Yönetimin kusurları olabilir. Etkili hukuki strateji uygulamamış da olabilirler. Bütün bunlar kurban seçildikleri gerçeğini değiştirmez

Fenerbahçe’nin başkanı, yöneticileri, teknik heyeti, futbolcuları hatta şimdi taraftar, kongre üyeleriyle “kuşatma” altında olduğu unutuluyor

Tezgahı hazırlayan, projelendiren, finanse eden, uygulayan, milisleriyle taarruz edenler kenara çekildi. Gülerek camianın durumu izliyor

Fenerbahçe camiası içinde bir grup “Niye onlara yenildiniz” diye suçluyor. Diğeri “Bu iş bitti” diyor. Allahtan çoğunluk azimli ve kararlı!

O nedenle hergün “3 Temmuz Operasyonu’nun planlandığı ve hala sürdüğü gerçeğini” hatırlatmaya devam edeceğim.

Bugün için çok kimse az sonra yazacaklarıma burun kıvıracaktır. Ancak şunun iyi bilinmesini isterim ki şer cephesi aslında son kozunu oynadı

Yargıtay sürecinin tamamlanmasından sonra içine düşecekleri açmazı çok iyi bildikleri için son bir top yekün saldırıya geçtiler.

Bu CAS payandalı salıdırının hedefi yönetimi biçare duruma düşürmek, taraftarın dengesini bozmak ve rakip takım taraftarlarını kışkırtmak

İlk hedef “Fb taraftarı da artık kabul etti” savını kanıksatıp “EY YÜKSEK YARGIÇLAR ARTIK O DİRENEN TARAFTAR BİLE PES ETTİ” mesajını vermek

“Taraftar artık direnmeyecek” tezi kabul görürse “EY YÜKSEK YARGIÇLAR ARTIK BİTİRİN BU İŞİ. UZADIKÇA ÜLKEDE KAOS OLUYOR” denecek. Deniyor da

“Daha fazla direniş olursa çok daha büyük zararlar olacak. Yönetimin arkasında durmayın hatta karşısında olun” mesajlarına dikkat edin

Bu polis, verdi haftası uygulamalarını hatırlatan ünlü isimlere “spot seslendirme” uygulamalarını nihai hedefi ise yönetime…

Top yekün seslendirilen “İstifa edin” mesajlarının amacı yönetimi “Siz de artık direnmeyin. Bırakın bu işin peşini” bıkkınlığına sevk etmek

“3 Temmuz Operasyonu”nun bilenen ve henüz deşifre olmayan tüm aktörlerinin korkusu hukuki sürecin adil bir şekilde yürümesi ve bozma kararı

Eğer Yargıtay, kanıt diye sunulan evrakları hiçbir etki altında kalmadan değerlendirir, kanunun zorlama yorumlarını reddederse korkusu var

O nedenle, “kamu spotu tadındaki isitfa çağrıları” ve “linç girişimlerini” savuşturmak için bazı bilgileri hatırlamakta fayda var

3 Temmuz eğer her aşaması planlanmış ve önceden hesaplanmış operasyonsa, bugün hiçbir stratejik eylem yapılmadığını düşünmek saflık olmaz mı

Sonradan önemi kavranan iki hususu dikkatlerinize sunuyorum. Birinci amacım: Hafızaları tazelemek. İkincisi ise “BİZ VAZGEÇMEDİK” demek

Kanun tasarısı, Zekeriya Öz’ün vekil olarak VERDİĞİ SORUŞTURMA onayından 25 gün sonra 27/12/2010 tarihinde Başbakanlıktan TBMM’ne gönderildi.

62222222

GENEL GEREKÇE

21 inci Yüzyılda uluslar arasındaki aşılması zor sınırlar ortadan kalkmış, ulaşım ve teknoloji başta olmak üzere diğer alanlardaki gelişme ve bütünleşmelerle birlikte hem ulusal alanda hem de uluslararası alanda insanlar sosyal yaşamlarında spora daha çok zaman ayırmaya başlamışlardır.

Günlük yaşamda sporun daha çok alan kapsaması sporda ortaya çıkan sorunları daha çok arttırmıştır. Spor alanında faaliyet gösteren kişilerin ve taraftarların haklarının korunması ve ortaya çıkan

düzensizlik ve şiddet olaylarının önlenmesi basit bir asayiş sorununun ötesinde olağanüstü bir hal olduğundan genel ceza hükümleriyle sporda şiddet ve düzensizlikler önlenememekte, bu alanın özel olarak ele alınması gerekmektedir.

Spor karşılaşmalarının ülke sınırları dışında da etkin bir şekilde gerçekleştirildiği de gözönüne alındığında bütün ülkelerde spor mevzuatının benzer bir biçimde düzenlenme gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ulusal evzuatların da uluslararası spor örgütlerinin benimsediği ilke ve talimatlara uygun olması gerekliliği bulunmaktadır.

Spor alanında yaşanan holiganizm, ırkçılıkla mücadele, organize suçlar, şike ve teşvik primi, spor alanında düzenin sağlanması, hakem, sporcu ve diğer ilgililere karşı eylemli ve sözlü saldırılar gibi fiiller uluslararası alanda sporun temel sorunu olarak kabul edilmiştir.

Son zamanlarda sıklıkla yaşanan ve geçmişte de yaşandığına tanık olduğumuz spor karşılaşmalarında, özellikle futbolda, yaşanan şiddet ve düzensizlik fiillerinin nicelik ve nitelik olarak arttığını ve kamuoyu gündeminde önemli bir yer işgal ettiği gözlemlenmektedir.

Sporun yaşam açısından sağlık ve mutluluk kaynağı olması dışında, hem sporcular hem de izleyiciler için büyük bir keyif alanı oluşturarak spor faaliyetlerinin sosyal açıdan genişlemesi ve daha geniş kitlelere yayılması spora duyulan ilgiyi her geçen gün daha da arttırmakta ve spor ekonomisini geliştirmektedir

Genel gerekçede “Şike” üç kez cümle içinde kullanılmıştır. İletişimin tesbiti ise bir kez. Metin şöyle:

5149 sayılı Kanunda şike ve teşvik primi fiilleri suç olarak tanımlanmadığı gibi ceza kanunlarında da bu fiiller özel olarak düzenlenmemiştir. Bu Kanun ile şike ve teşvik primi fiilleri suç olarak düzenlenmiş ve ayrıca bu suçlarla etkin mücadele açısından Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması maddesinin de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Kanunun metni ise daha ilginç. Kanunun çıkış amacını anlatan 1. Ve 2. Madde’de şikeden hiç bahsedilmiyor. Orijinal metin şöyle

MADDE 1 2

Daha önce de dile geitrdim. Şikeden hiç bahsedilmezken ve bir kelimeyle geçiştirilirken nasıl oldu da şike kanunu haline geldi.

Görünüşe göre kanunun çıkış amacı stadyumlardaki şiddeti önlemekti. F Nafiz Özak ve TFF Hukukçuları 1 yıl bunun için çalıştı

Başbakan da GS TT Arena’nın açılışındaki protesto eyleminden sonra 6222’nin çıkışını hızlandırdı. Bu sırada soruşturma hızla sürüyordu

Olgun Peker, Bülent Uygun, Mahmut Özgener konuşmalarından atlaya atlaya Aziz Yıldırım için dinleme kararnın alındığı tarih: 17 Şubat 2011

Kanun Tasarısı 23 Şubat 2011 tarihinde Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı

646 SS 1/990 Adalet Komisyonu Raporu’nda Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı bir minik değişiklik yapıldı

Hükümetin teklif ettiği metinde 11. Maddede yer alan 7 maddeye 8. Madde eklendi.

MADDE 11 7 - 8

Değişiklik şöyle: (8) Müsabaka yapılmadan önce suçun ortaya çıkmasını sağlayan kişiye ceza verilmez

Muhalefet kanadından komisyona katılan üyeler ne kadar itiraz ettiyse de fayda etmedi.
MUHALEFET
MUHALEFET 2

Lütfi Arıboğan’ın 15 Temmuz 2011 tarihli “İtiraflar da gelmeye başladı” beyanatı ilginçti.
LA

Medya manşetler attı. İbrahim Akın itirafta bulundu. “İtalya’daki gibi itiraflar geliyor” çığlıklarını hatırlayın.

Ali Rıza Dizdar’ın TV ekranında “Bu kanunda etkin pişmanlık yok. Olan madde yok hükminde” haykırışı da hafızalarda tazeliğini koruyor

Tasarıya “ekleniveren” 8. Madde’nin faydası yeni ortaya çıktı. İbrahim Akın’ın “baskı altında kaldım, kandırıldım” açıklaması kabul görmedi

İbrahim Akın, her ne kadar ifadesini reddettiyse de itiraf itiraftır denilerek kayıtlardan çıkması. CAS aşamasında da yıkıcı etki yaptı

Savcı, kanune ekleniveren 11. Maddenin 8. fıkrasındaki “maç başlamadan önce” ibaresinin anlamını bilmiyor olamaz.

O halde pişmanlık hükmünden yararlanamayacağını bile bile neden savcı İbrahim Akın’a “pişmanlıktan yararlanma vaadi”nde bulundu.

Gözaltı koşullarında kurtuluş umuduyla (psikolojik sorunları da bilinirken) atılan imza nasıl oldu da CAS sürecinde belirleyici hal aldı.

Şimdi biz komisyonda onlarca değişiklik hükmü varken 11. Maddeye ekleniveren 8. Madde’nin sokuşturuluşuna şüpheyle bakmakta hakzıs mıyız?

· Daha hazırlık soruşturması yapılırken, Aziz Yıldırım hakkında dinleme kararı alındaktan birkaç gün sonra yapılan değişiklik normal mi?

Eğer hazırlık soruşturmasının başlamasından 3 ay sonra sonraki adımlar düşünüldüyse şimdi eli kolu bağlı oturuyor olabilirler mi?

Neden bugünlerde yapılan “örtülü eylemler”i kimlerin yapmış olabileceği düşünülmeden kendi kendimizi suçluyoruz. Bu da tuzağın parcası olamaz mı?

diren

Sizi bu işe memur mu ettiler?

açv
Fenerbahçe Başkanı ve sürdürülen hukuki mücadele konusunda olumlu görüş yazanın vay haline. Hemen muhtelif mesajlar geliyor….
“Taraftarı kandırmayın”, “Öyle değil böyle”, “Kandırıldık”, “Tuzak kuruldu biz de düştük”, “Hepsi yalan”… Taraftara “yanlış” bilgi veriliyor.
Hangisi doğru hangisi yanlış yakın gelecekte (30-40 gün içinde) ortaya çıkacak. Strateji mi yanlış? İyi savunma mı yapılmamış? Hepsi anlaşılacak!
“UEFA cezayı kafaya koyduysa ve kader ağlarını ördüyse” bu açıklamaların bir etkisi yok? Bir yol bulup ceza vermeye çalışacaklar. (Sebeplerini yazdım)
Eğer savunma önem kazanacaksa ve CAS’da gerçek yargılama olacaksa başkan ve yöneticilerin bu açıklamaları önem arz ediyor. Desteklemek lazım.
Taraftara yönelik “ümit verici” bu açıklamaların o yöneticilere bugün için faydası da yok. 30 günde kulüpte iktidar değişikliği olmayacağına göre…
Aklı başında ve bence çoğunlukta olan her taraftar “CAS” savunmasının zorluğunu ve olumlu veya olumsuz karar çıkabileceğinin farkında.
Varsayalım ki en olumsuz ihtimal doğru. Yanlış bilgi veriliyor. Etkilenen sadece taraftar.Biraz umutlanıyor. Birkaç günlüğüne de olsa seviniyor.
“Taraftarı kandırmayın” diye adam adama savunma yapmaya çalışanlara soruyorum. 3-4 gün rahat nefes almasınlar mı? Bu mudur zorunuza giden?
Siz en ağır ithamlarla her gün olumsuz görüşlerinizi yazıyorsunuz? Kimse de size yazmayın demiyor. Hakaretler de ekliyorsunuz. Yanınıza kar kalıyor
Kendi fikriniz diye yazdığınız cümlelerin “bazı seslendirmeciler tarafından ortaya atılan sloganlarla aynı olması” da cabası. Okuyup etkilendiniz diyelim.
Varsayalım ki “Fenerbahçe yöneticilerinden o kadar nefret ediyorsunuz ki ne söyleseler inanmıyorsunuz” Bu nedenle de tavrınız net. İnanmıyorsunuz
sporx 1
Bunları da normal varsayalım. Diyelim ki “olumlu haberler” taraftara bir nebze nefes aldırıyor, motive ediyor. 2 yıldır yaşananlar malum.
Bugün kara tablo çizmenin de pembe tablo çizmenin de sürece etkisi yok. Olsa olsa taraftarın inancı savunacak yöneticilere olumlu etki yapabilir…
beyaz tv 2

beyaz tv 3

beyaz tv

bryaz tv 4
O halde olumlu bir haber çıktığında neden hücuma geçiyorsunuz? Sizi bu işe memur mu ettiler? Hücumları sınıflandırıyorum
a- Olumlu haber aleyhine yazılar
b- Olumlu haber lehine görüş belirtenlere karşı yazılar
c- Olumlu haber lehine ısrarla olumlu görüş yazanlara karşı caydırıcı yazılar
d- Olumlu haber lehine tepkilere aldırmadan ısrarla olumlu görüş belirtip karşı çıkanlara da sinirlenenlere yönelik hakaret dolu yazılar
e- Olumlu haberi rt eden veya destekleyen, sosyal medyada savunan ve çok takipçili isimlere karşı önce caydırıcı mesajlar
f- Olumlu haberi rt eden veya destekleyen, sosyal medyada savunan ve çok takipçili isimlere karşı hakaret içeren mesajlar
g- Olumlu haber aleyhine yazılar yazan başkalarına karşı övücü ve destekleyici yazılar
h- Olumlu haber aleyhine yazılar yazan başkalarının mesajlarını rt etmek ve bazı medya mensuplarına, kulübe ulaşmasını sağlamak

Sizin göreviniz bu mu?

a- Olumlu bakan taraftarın moralini bozmak
b- Olumsuz bakan taraftarın görüşünü pekiştirmek
c- Olumlu ile olumsuz arasında gidip gelen taraftarı olumsuz tarafa çekmek
d- Olumsuz bakmakla birlikte her an olumlu tarafa geçecek taraftarların olumsuz tarafta kalmalarını sağlamak
e- Yöneticileri “taraftar desteğini” kaybettikleri duygusuna sokmak
f- Yöneticilerin “taraftar desteğini” kaybettikleri konusundaki reel verileri gerçeğin fevkinde algılamasını ve dirençlerini kaybetmesini sağlamak
g- Rakip takımların taraftarlarını sevindirmek
h- Karar vericilerin (Sportif, hukuki, yargısal) Fenerbahçe Başkanı ve Yöneticilerini arkalarında taraftar desteği olmayan; “TAKIM ELBİSE”den ibaret figürler olarak algılanmasını sağlamak
Bilmeden bu “mesajlara aracılık” ediyorsanız vazgeçin lütfen. Bilerek, isteyerek ve kasten bu işi yapıyorsanız “SİZİ BİR SÜRPRİZ BEKLİYOR”

Bir @fireofoctobus Derlemesidir ;