KRİTİK SORU…

Bir @Fireofoctopus derlemesidir,

111
Başkan Aziz Yıldırım ve hukukçu yönetim kurulu üyeleri bir konunun altını sürekli çiziyor. Ve bundan vazgeçecekmiş gibi de görünmüyorlar.

Sık sık gündeme getirilen konu TFF’de maaşlı personelken sırayla ayrılıp GS çatısı altında toplanan 3 ismin 3 Temmuz sürecindeki rolü…

Lütfi Arıboğan, Beyaz TV’deki özel röportajında suçlamaları şov yaparak yanıtladı. Arıboğan’a göre iddialar kasti, cahilce ve gerçek dışı!

Lütfi Arıboğan; suçlamalara konu TFF-UEFA yazışmaları bağlamında Fenerbahçe aleyhinde hiçbir kasti eyleminin olmadığını anlatıyor.

Röportajı izlerken Lütfi Arıboğan’ın merak içinde olduğu hissine kapıldım. Beden diline bakılırsa aslında kafasında sorular var.

İzleyenler “Fenerbahçelilerin elinde ne bilgi belge var ki bu kadar iddialı ve kararlı üstümüze geliyorlar” diye soruyordur yorumu yapmıştır

Bence de Lütfi Arıboğan, son zamanlarda açıklama yapmıyor. Fenerbahçe yönetiminin elinde bilgi, belge olup olmadığını öğrenmek istiyor.

Fenerbahçe yönetimini tahrik eden (ki kaale alındığını sanmıyorum) L. Arıboğan “elinizde bilgi belge varsa açıklayın” demek istiyor.

Arıboğan “6 medya mensubunu çağırmışlar. Bazı belgeler vermişler. Bizden aldığınızı yazmayın demişler” diyerek “uyarı” mesajı da veriyor.

GS yönetimi “3 Temmuz sürecinde TFF’de görevliyken istifa edip teker teker GS’da işe başlayan elemanları” savunan açıklamalar yapıyor.

Anladığım kadarıyla Fenerbahçe yönetiminin her açıklamaya aynı sertlikte karşılık vermesi Ünal Aysal’ı da düşündürüyor. O da merak içinde.

Geri dönen “maaşlı elemanlar”dan “UEFA yazışmaları konusunda herhangi bir aleyhte kanıt” olup olmadığını sık sık soruyor.

“Fenerbahçe aleyhinde bir şey yaptığımıza dair kanıt bulamazlar” yanıtını alan Aysal’ın “Bulamazlar mı, yok mu?” diye söylendiği konuşuluyor

Gelişmeleri uzaktan izleyen bir sade taraftar olarak Fenerbahçe yönetiminin net, keskin açıklamalarının kaynağını ben de merak ediyorum.

Fenerbahçe yönetimi doğru zamanda elindeki bilgi ve belgeleri açıklayacaktır. Beklerken “işleyen demir ışıldar” misali katkı yapmak istedim.

3 Temmuz süreci derken neden 3 Temmuz’dan sonrasına bakılsın. Öncesindeki süreç de var. Hatta o süreç bence daha önemli…

“GS’da tekrar buluşan “ÜÇ” artı “BİR”in TFF’de “3 Temmuz” öncesi çalışmaları da önemli. Taraftarımız bu konuda fikir teatisinde bulunabilir.

3 Temmuz sürecinin kargaşası arasında çok üzerinde durulmadı belki ama dikkatlerden kaçmadı. Sinan Engin TV8’de şöyle bir söz sarf etti:

Sinan Engin “Adnan Polat’la karşılaştık. Bana “Başbakan bizi uyarmıştı. Bu kanun çok ağır demişti” dedi. Kimse kanunu okumamış demek” dedi

Bu açıklamadan şöyle bir saldırı malzemesi üretildi. “Aziz Yıldırım kendi hazırladığı kanunun kurbanı oldu. Kanunu O da okumamış”

Hatta bir milletvekili 6222’de değişiklik yapan 6259’un TBMM’deki görüşmeleri sırasında “İlahi adalet. Kendi kazdığı kuyuya düştü” demişti.

UzUn zaman “Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu kendi yaptıkları kanunla mahkum oldu” sohbetleri bile yapıldı.

Son bir yıldır “sistemli” olarak hedef alınan ve “Ankara’yı yanıltmakla” suçlanan (ne demekse) Rıdvan Dilmen de o günlerde açıkladı.

rıdvan dilmen 1
RIDVAN’DAN ŞOK AÇIKLAMA!. BAŞBAKAN AZİZ YILDIRIM’I UYARDI AMA

SİNAN ENGİN

Sinan Engin : ‘Başbakan istemese Aziz Yıldırım o koltukta oturamaz’

Aykırı Sorular’a konuk olan Sinan Engin, başbakanın futbola müdahale ettiğini söyledi.

Her iki açıklamadaki “asıl mevzu”yu gözlerden ırak tutmak için uğraş verildi. Medyada epeyce “sosyal medya geyiği” üretecek yorum yer aldı.

Kanunla aynı adı taşıyan komisyonun çalışmaları için TBMM’de yapılan toplantılar farklı yansıtıldı. Fenerbahçe yönetimi bunu anlatamadı.

Daha sonra Adnan Polat bazı açıklamalar yaptı. Medya, her nasılsa bu açıklamaları da görmezden geldi. Medyada pek yer bulmadı.

Adnan Polat’ın açıklaması büyük başarıyla “Kulüpleri öyle adamlar yönetiyor ki iki satır kanunu okumaktan acizler” noktasına sürüklendi.

3 Temmuz Operasyonu’nun her aşamasında bu anlayışı görmek mümkün. Sürekli “BİR TAŞLA ÇOK KUŞ” vurma arzusu hakim. Oysa hayati bir konu:

adnan polat 1

Başbakan şike yasası için uyardı

Adnan Polat: “Bizim verdiğimiz taslakta olmayan bazı maddelerin de olduğunu yasa tasarısı onaylandıktan ve kanunlaştıktan sonra duyduk.”

Adnan Polat aslında adres de veriyor: “Bu değişiklikleri kim yaptı, taslak Futbol Federasyonu’nda nasıl bir değişime uğradı bunu bilmiyoruz”

adnan 3

Polat: Erdoğan bizi UYARMIŞTI!

adnan polat 2

BAŞBAKAN ERDOĞAN UYARMIŞTI

Aslına bakılacak olursa Adnan Polat doğrudan hedef göstermiş. Klasik Galatasaraylı kurnazlığıyla da olsa açıkça failleri göstermiş.

Aziz Yıldırım’ı kebapçıda bile takip edecek kadar meraklı “güzide medya” mensupları şu soruyu sormayı akıl edemiyor.

BAŞBAKAN ERDOĞAN NEDEN “GÖZDEN GEÇİRİN” DESİN. KANUN HÜKÜMET TARAFINDAN TBMM’NE GETİRİLDİ. TASARI ZATEN HÜKUMETİN. O HALDE BU UYARI NEDEN?

3 Temmuz 2011’ten sonraki UEFA sürecindeki “EYLEM”ler ne kadar önemliyse, öncesindeki hazırlıklar bence daha kritik ve dikkat çekici!!!

Peki Adnan Polat’ın “taslak Futbol Federasyonu’nda nasıl bir değişime uğradı bunu bilmiyoruz” açıklaması kimleri kapsıyor.

6 Kasım 2009’da Ankara’daki bir toplantıdan yansıyan haberlerde sorunun yanıtı var. Toplantıyla ilgili olarak TFF şu açıklamayı yapmış:

TFF 1

“Sporda şiddetin önlenmesi” toplantısı Ankara’da yapıldı

“PAYDAŞ”ların katılımıyla 6 Kasım 2009’da yapılan toplantının tutanağı böyle. 6 madde belirlenmiş. ŞİKENİN “Ş”si yok.

Toplantıda bir komisyon oluşturuluyor. Gündemlerinde şiddet ve tribün olayları var. 6 maddelik tasarı konusunda “Prensip kararı” alıyorlar.

Her hafta Salı günü toplanma ve “KANUN DEĞİŞİKLİĞİNİ EN KISA ZAMANDA TBMM’NE SUNMA” kararı alan komisyonda TFF’den kimler var.

TFF adına Başkan Mahmut Özgener, Başkan Vekili Lutfi Arıboğan, Yönetim Kurulu üyeleri Ufuk Özerten ve Yunus Egemenoğlu katıldı.

Bakanlar Kurulu “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı”nı 14/6/2010 tarihinde Başbakanlığa gönderdi.

Demek ki TFF’nin tanımıyla “PAYDAŞ”lar 6 ay sonra bir kanun tasarısı hazırlamış. Bakanlar Kuruluna sunmuş. İmzaya açılmış.

“Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı” 27/12/2010 tarihinde TBMM’ne gönderildi. Bu sırada kulüplere bilgi verildi.

Göksel Gümüşdağ’ın 15 Ocak 2011 tarihli sunumundan anlaşılıyor ki tasarı o günlerde Kulüpler Birliği’ne ulaşmış. Tartışmaya açılacakmış.

Adnan Polat’ın açıklamasına göre kanun tasarısının cezai hükümlerine ilişkin kısımları boş bırakılmış.

6222 sayılı Kanun dikkatle incelendiğinde (Ülkede 2 yıldır kaos yaratan) 11. Maddenin sonradan eklendiği hissine kapılmamak imkansız.

Hukukçuların bu konudaki görüşlerini yazacağım. Ancak önce şu konunun tartışılması lazım: Kanun tasarısını kim değiştirdi?

Başbakan Erdoğan özetle “EMİN MİSİNİZ” diye sorduğuna göre mantıken şöyle bir sonuç çıkmıyor mu?

Kulüpleri temsilen komisyonda yer alan TFF (TFF’yi temsilen kim?) “kanun tasarısı”na konulan ağır hükümlere itiraz etmedi.

Belli ki Başbakan Erdoğan “Bunu gerçekten istiyorlar mı?” diye sordu. Kime Bakan Faruk Nafiz Özak’a… Bir ihtimal Mahmut Özgener’e.

Bu aşamada tasarının sahibi Faruk Nafiz Özak ve TFF yönetiminin (Özgener veya vekili Arıboğan ile Egemenoğlu-Helvacı) işbirliği yaptığı açık

6222’nin “ALELACELE” kanunlaşma sürecinde, Telekom Arena’nın açılışında yaşanan olayların etkili olduğu da düşünülürse…

Ben Fenerbahçe yönetimine, hoşgörülerine sığınarak, bir önerim var. 6 Kasım 2009 ile 27 Aralık 2010 arası temaslar hakkında bilgi alınmalı…

“Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı” hazırlık toplantılara TFF adına kimler katılmış? Hangi yazışmalar yapılmış?

Dönemin TFF Başkanı veya vekili veya hukukçu yönetim kurulu üyesi veya hukukçu danışmanı ne tür çalışmalar yapmışlar?

TFF’den kimler Ankara’ya gitmiş gelmiş? Ankara’da kalmışlar mı? Komisyona bilgi vermesi için yabancı uyruklu bir kimseyi önermişler mi?

TFF (hem yazışmalar hem de harcamalar açısından) bu soruların yanıtını vermek üzere arşivlerini kamuoyuna açmak zorundadır.

TFF Başkanı Demirören “Tasarı TFF’de değişti” deniyorsa bu iddiayı ciddiye almalıdır. 3 Temmuz sürecini anlamak öncesine bakmakla mümkün

TFF Lütfi Arıboğan’ın ve komisyona katılan diğer maaşlı personelin faaliyetlerini araştırmalıdır. Onları aklamak adına da bu elzemdir!!!

Ortaya çıkan manzara şudur: Faruk Nafiz Özak ve TFF Heyeti (Özgener, Arıboğan, Özertem, Egemenoğlu, Helvacı) “SONUCU ETKİLEMİŞTİR”

Aksi halde Başbakan Erdoğan neden “emin misiniz” desin; kulüp başkanları tasarıdaki cezaları çıktıktan sonra öğrensin?

Eğer, ilgili bakan (Özak) “Kulüpler böyle çıkmasını istiyor, TFF’nin talepleri bunlar” demese; yazılı belge sunmasa başbakan neden sorsun?

Eğer bu doğruysa TFF’den kim veya kimler tasarıya mutabakat imzası attı? Araştırması, bulması kaç dakika sürer. İstenirse!!!

TFF Başkanı Demirören, tasarıyı kimlerin değiştirdiğini araştırmalı ancak Arıboğan ve Egemenoğlu’nun etkin olduğuna dair ipuçları yok değil.

Bunlar kendi açıklamaları… Araştırma bitinceye kadar fikir vermesi için dikkatinize sunuyorum:

LA
“Şike soruşturma sürecini çok iyi yönettik”

la 2
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Lutfi Arıboğan, federasyonun Hukuk Müşaviri Prof. Dr İrfan Helvacı ve İcra Kurulu üyesi Avukat Kemal Olgaç’tan oluşan TFF heyeti, Türkiye’de devam eden şike soruşturmasına ilişkin görüşmelerde bulundu.

la 3
ARIBOĞAN AÇIKLAMA (19.03.2010) TFF Resmi Site

tff 2
Şike konusunda önemli adımlar!

tff 3 büyükler
TFF’den 3 büyüklere mesaj

tfff
Şikeye Artık Dur Denmeli

tff 4
Sporda Şiddet Yasası, hakem, temsilci ve gözlemciler ile paylaşıldı

KRİTİK SORU…” üzerine 3 yorum

  1. Ayrıca sayın İhsan Kalkavan sanıyorum Faik bey in sunduğu spor proğramında Aziz yıldırım cemaati hedef alıcı imaları hatırlatıldığında aynen şunları söyledi “Allah Allah Aziz Yıldırım içerden çıkmak istemiyor herhalde ” bu bütün gözlerden kaçtı veya kaçırıldı sanırım

  2. 6222 meselesine gelince.

    Yahu Şekip Mosturoğlu çıkıp bu kadar sert olmasını biz istedik demedi mi? Aynı Şekip Mosturoğlu TFF’de görevliyken Fenerbahçe ile ilgili bir teşvik iddiasını sümen altı edip kovuşturmaya gerek yok kararı çıkartmadı mı? Neden hep yalan yanlış bilgiler saçıyorsunuz ortaya?
    Kulüpler daha doğrusu 4’ü basını susturmak için böyle bir yasa peşine koştular ardından şike teşvik de olsun dediler ne de olsa cezalar küçüklere verilecekti.

Yorum bırakın